Butik Dershane Yeni Bir Pencere

Her veli, Türkiye şartlarında çocuğunun iyi bir eğitim almasını ister. Bu amaçla dershaneler kurulmuştur. Fakat bazı durumlarda dershane beklentilerimizi tam olarak karşılayamamakta özel ders düşüncesi ise hem çok pahalı hem de başlı başına yeterli olmama ihtimali de var. Butik dershaneler -şimdilerde butik kurslar- en az 4 en fazla 6 öğrenci ile sınıflar açmaktadır. Böylelikle derse konsantre olma sorunu yaşayan öğrenciler bir nevi özel ders ile ikmal edilmektedirler. Az öğrencinin olması, öğretmen verimini de en üst düzeye çıkarmaktadır ve belki de en önemli nokta ise öğrencinin soru sorma hakkının olmasıdır.

Standart dershanelerde bir rehberlik sistemi vardır ve "başarılı" olan öğrencilere daha fazla özen gösterilir maalesef. Butik dershaneler ve butik kurslar ise her öğrenciyi başarılı olarak atfeder ve ona göre ayıklar. Butik dershaneler ve kurslar, her sınıfı aynı seviyeden öğrenci ile açar. Standart dershane sistemi gibi sınıf karma değildir. Özel sınıflarda aynı seviyedeki öğrencilere hem öğretmenin hâkimiyeti daha kolaydır hem de öğrencinin anlaması.

Butik dershaneler (butik kurslar) öğrenciye sadece ders vermezler; eğitim koçluğu da yaparlar. Eğitim koçluğu ülkemizde yeni yeni tanınan bir olgudur. Eğitim koçları öğrencinin öğrenme, dikkat, dinleme, aşırı stres gibi sorunlarında devreye girerler. Rehber öğretmenlerden farklı olarak öğrenciyi teknik olarak hazırlar. Eğitim koçları, öğrenci psikolojisinden de anlarlar ve bu bakımdan öğrenci motivesi için ideal kişilerdir.

Butik dershaneler ve butik kurslar ilkokuldan liseye kadar her yaş grubuna hitap ederler. Çocuğun ya da gencin ihtiyaçları doğrultusunda, ister sınava hazırlık sınıfı ister okula takviye sınıfı açılır. Butik dershaneler (kurslar), talebe göre derslik açtıkları için de asla kalabalık olmazlar.

Yapılan bir araştırmaya göre birçok çocuk matematik sevmez ve matematik çalışmak istemezler. Oysa matematik olmadan hiçbir eğitim olmaz. Çocuklara matematiği sevdirmenin yolu ise bunun bir bilim olduğunun, gerekli bir alan olduğunun hissedilmesi.

Günümüz Türkiye'sinde ise maalesef matematiğe bu gözle bakılmaz. Bir ezber bir zorunluluk olarak bakılır. Hal böyle olunca çocuklar ilkokuldan matematiği sevmeyerek ve daha kötüsü yapamayarak ayrılır. Sınavlara gelince de tökezler ve belki de kapasitesinin kat be kat altındaki okullarda okumak zorunda kalır. Bunun bilicinden olan veliler ise bu duruma karşı çocuklarını dershanelere gönderirler.

Öğrenciler arasında oluşan matematikle bu gedikler belki de öğrenciden çok veliyi etkiledi çünkü bir yıl sonra yapılan bütün fedakarlıklar vasat bir başarı ile noktalanır hale geldi. Durum böyle olmasın diye de veliler artık özel derslere yönlendirildi ama ne yazık ki birebir derslerde de çok fazla verim alınamadı. Bunun nedeni ise özel derslerin sadece ders ve konu tekrarından ibaret kalması. Eğer özel dersi veren bir eğitim koçluğu, öğrenci psikolojisi ya da sınav psikolojisi dersleri almamışsa o dersler sadece bir saatlik sıradan bir derse dönüşür.

Olağan Dershaneciliğe Olağandışı Bir Soluk

Bu dönemlerde hem özel ders kalitesinde hem de sınıf ortamında eğitim veren kurumlar ortaya çıktı. Bu kurumlar özel ders merkezi, butik dershane veya butik kurs adı ile anılmaktadır.

Butik dershane 4 – 6 kişilik sınıflarda eğitim koçlarının gözetiminde eğitim vermektedirler. Böylece hem psikolojik olarak hem de fiziksel olarak sınavlara ya da okullara hazır hale gelirler.

Sınıflarda az sayıda öğrenci olduğu için de öğrenci ile öğretmen arasındaki diyalog hiç kopmaz.